Tevratta anlatılan bir öyküye göre: Adem ölmek üzeredir. Affedilip affedilmeyeceği endişesi içindedir. Merhamet için oğlu Şit’ ten yardım ister. Şit Cennet Bahçesine döner ve oradaki Yaşam Ağacından üç tohum getirerek babasının ağzına koyar. Adem’in ölümünden ve gömülmesinden sonra bu üç tohumdan Sedir, Zeytin ve Selvi ağaçları çıkar. Bu öykü bize ağaçların ilahi güç ve zekâ olduğunu anlatır. Adem’den üç karakterli bir nesil türeyecek, yer altı, yeryüzü ve gökyüzünü temsil edecektir. Yemyeşil ağaçların olduğu bir bahçe neredeyse tüm insanlığın ortak bilincindeki cennet hayalidir. Ağaçlar insanın doğası ile bütünleşirler. Yer altı, yeryüzü ve gökyüzünün spritüel yapısından da ipucu verirler. Ağaçlar insanın atası ve ruhunun yeryüzündeki yansımasıdır. Hayat Ağacı ve Yaşam Ağacı teması ile insanı temsil ederler. Bu nedenle kadim tapınaklar koruların ortasına yerleştirilir ve aydınlanmış rahiplere de Ağaç Adam denirdi. Ulu çınarlar bilgelikle eş tutulur, Mimozanın Mesih’e inanan ilk ağaç olduğu kabul edilirdi. Mesih’e ihanet eden Yahuda bundan pişman olup bir Erguvan ağacına kendini astığında Erguvan ağacının bundan utanarak morardığı ve renk değiştirdiği anlatılırdı. Bu nedenle Erguvan’a ‘Judas Tree’ derler.’Yahuda Ağacı’.
Dokunulduğunda yapraklarını kapatan Akasya Ağaçlarının özel bir alkoloid salgılayarak, kokularını değiştirip, birbirleri ile anlaştıkları, birbirlerini tehlikeden haberdar ettikleri söylenir. Her derde deva Aspirinin de elde edildiği bu ağaç kapı, pencere iken bile filiz verince ölmez kabul edildi. Hz. İsa’nın dikenli tacının, Musa’nın asasının ve Ahit Sandığı’nın Akasyadan yapılmış olması ona kutsallık vermişti.
Bir gün ahşap boncuklardan yapılmış bir bilezik satın almıştım. Parfüm sıkılmış gibi güzel kokuyordu. Kokusu yıllarca da geçmedi. Sedir Ağacı imiş.. Fenikeliler gemi yapımında kullandıkları için Sandal Ağacı da diyorlar. Misk gibi kokan katranı tütsü olarak kullanılırmış. Kokusu mimariye de işlediğinden kutsal tapınaklarda mutlaka sedir kullanılırmış. Hititler dualarında Sedir’i anıp sakızını da içeceklerine katarak ağacın gücünün kendilerine geçtiğine inanırlarmış. Hiram Usta Kudüs’te Süleyman Tapınağını yapacağı zaman Lübnan Kralı en iyi sedirlerini ona gönderse de Bugün Lübnan da ( Fenike) Sedir kalmamıştır. Ama Lübnan bayrağında Sedir Ağacı logosu bulunur. Sedir Ağaçları, Cosmos’un ve Tanrısallığın tüm titreşimlerini bünyesine alıp, dolduğu zaman çıtırdamaya ve titreşmeye başlarmış. Kokusu da artarmış. Tanrısallığı bünyesinde biriktirip, çıtırdayan ağaçlar, Tapınak Ağacı olarak kullanılırmış. Mısırlıların mumya yapımında Sedir Katranını ve tabutlarında Sedir ağaçlarını kullanmaları bundan olsa gerek. Efes Artemis tapınağı, Gordion Kral Mezarları, Altay Türklerinin Mezar Yapıları bu ağaçtandır. Gılgamış Destanı’nda bu ağaca ağıt yakılması, kozalaklarının piramit şeklinde olması, katranının birçok hastalığa şifa oluşu, Kehribar Taşının Sedirin reçinelerinin fosilleşmesi ile ortaya çıkması onu kutsalın kutsalı yapar. En iyi tespihlerin Kehribar Taşından olmasına şaşırmamak lazım.. Hicaz Demiryolunda da Sedir ağacı kullanılması bu özelliklerinden olmalı.
Toroslar da yaşayan Yörüklerin bunların tohumlarını serpme ayinleri bu ağaca hak ettiği saygıyı gösteriyor.
Bir gün dünyaca ünlü olan ve çok kıymetli kabul edilen Stradivaryus Keman’larının mükemmel özelliğini, yapımında kullanılan ağaçtan aldığını duymuştum. Yapıldığı ağacın titreşimlerinin bu kemana geçtiği ve müzikaliteyi arttırdığı anlatılıyordu.
Evrende sürekli olan fakat asla duyamadığımız müziğin bir ağaç ile bize ulaşmasıydı bu. Ağaçla gelen cennetin sesiydi.
GÜLÜMSER ATILGAN TEMMUZ 2019 arifatilganKENT ve İNSAN