TV’lerden haberleri izliyorum. Benim zamanımın (2000-2010) deprem konuşmacıları yenilenmiş. Bir tanesi diyor ki ‘İstanbul’da 500.000 bina var.’ Hâlbuki 1999 depremi sonrası İstanbul’da 500.000 ruhsatlı-iskânlı, 500.000 ruhsatlı-iskânsız, 500.000 kaydı (dosyası) olmayan bina vardı. Bir başka kanalda ise benim zamanımda medyaya, kendisi yerine niye benimle röportaj yaptıklarını soran kişiyi görünce kanal değiştirdim.
Ama TV’de Prof. Mustafa Erdik’i gördüğümde sevindim. Gözlerim Onun ardından Prof. Nuray Aydınoğlu’nu da aradı. Onlar benim zamanımın değerli hocalarıydı. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde birlikte çalıştığım değerli İnşaat Mühendisleridir. Ben de mimar olarak onlardan aldığım teknik bilgilerle Deprem Eğitimcisi olmuş ve halkımıza Deprem Sunumları yapmıştım. Umarım bu tip insanlar daha çok görünür. O yıllardaki değerli hocalardan yararlanılması gerekir.
Gelelim günümüzdeki Güneydoğu Anadolu Depremine… Görüntülere bakıyorum.
-Bazı binalar tanınmayacak şekilde moloz yığını haline gelmiş. Bunları hiç konuşmaya gerek yok. Elle tutulur tarafları yoktur.
Moloz Yığını Bina
-Zemin katından devrilen binalar... Bu binaların üst katlarının sağlam olduğu görülür. Büyük ihtimalle sorunları Yumuşak Kat sorunudur. Diğer katların sisteminden değişik olarak alt katlara yapılan dükkânlar binanın oradaki davranışının zayıf olmasına sebep olurlar. Çünkü: Ara duvarlar yoktur. Kötünün iyisi olarak kolon diplerine birer sıra tuğla duvar örülmeliydi. Üst katlardaki bölme duvarları taşıyıcı değildir ama depremde binanın sigortası gibidirler. Onlar çatlar veya yıkılır. Buna karşın betonarme sistemi korurlar.
Zemin Kattan Devrilmiş Bina
-Ayakta kalan ama oturulamayacak haldeki binalar... Bunlarda teknik bazı arızalar olabilir. Statik sistem incelenmeden bir şey söylemek doğru değildir. Ama yine de yıkılmamaları önemlidir.
-Hiç bir şey olmayan binalar var mı bilemiyorum. Onları kutlamak gerekir. Ancak bulunduğu zemini de incelemek gerekir.
Hasar tespitleri yapılıyor. Ancak önemle belirteceğim konu sadece serbest çalışan mimar-mühendislerin değil onlara onay verenlerin de cezalandırılmasıdır. Bugüne kadar hep serbest çalışanlar cezalandırılmıştır.
Bu afet asrın depremidir. İki sarsıntıdan birincisi 7.7, diğeri 7.6 büyüklüğündedir. İlkinin 75 saniyelik süresi 1999 yılındaki depremin 45 saniyelik süresinin neredeyse iki katıdır. Derinlik te yeryüzüne çok yakın olup 7 kilometredir. 1999 yılındaki depremin derinliği 17 kilometredir.
Haritalardan görüldüğü kadarıyla yerleşim fay hatlarının üzerine yapılmış. Tren rayları ‘S’ haline gelmiş. Bu anlamdaki alana yapılan binaların sağlam kalacağını düşünmüyorum.
Bir de bitmiş binalarda oturanların kendi kafalarına göre yaptıkları yanlış tadilatlar vardır. Bunların en önemlileri kolon-kiriş kesmek veya tıraşlamaktır. Uzun uzun anlatmayayım ama tıraşlananlar da kesilmişler kadar zararlıdır. Zira etriyeler kesilmektedir.
Bu konuda yazdığım yazı... DEPREM VE BİNALARDAKİ KULLANIM YANLIŞLARI https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/10/08/deprem-ve-bi%CC%87nalardaki%CC%87-kullanim-yanli%C5%9Flari
Bir de yıkıntılardan insan kurtaran Arama-Kurtarma elemanlarından bahsetmek istiyorum. Ama onlara ayrı bir yazıda yer vermek daha doğrudur diye düşünüyorum.
ARİF ATILGAN ŞUBAT 2023 http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan ve atılgan blog
Not:
-Alttaki yazıyı 1999 depremi sonrası yazmıştım.
DEPREM KOMPLO TEORİSİ (HAARP)
-İnternette arifatilganKENT ve İNSAN ile Atılgan Blog isimli 2 bloğumun arama motoruna DEPREM yazarak daha önceki depremlerde yazdıklarımı okuyabilirsiniz. O tarihlerde bugünler için de geçerli ilginç ve önemli bilgiler yazmışım.
Comments