Kaos içinde zıt yönlerde akan eril ve dişil enerjiler santrifüj hareketi ile on iki farklı titreşime ayrılıp, bu döngü içinde zaman zaman on iki uçtan birleşince, on iki yıldızla ifade edilen on iki temayı oluşturmuştu. İlahi pırıltısı ile bu on iki yapraklı oluşum, sanki bir LOTUS ÇİÇEĞİ gibidir. Lotus Çiçeği, sonsuz küçükten, sonsuz büyüğe doğru evrimi içinde, yukardan aşağı ve aşağıdan yukarı olan hareketi ile dev bir LALE’ye dönüşür. Lotusun yapraklarının uçlarda buluşması on iki yıldızı bir araya getirir. Mitoloji bunu Olimpos Tanrıları’nın bir masa etrafında oturup nektar içmeleri şeklinde anlatır. Arthur Efsane’sinde ise bir masa etrafında oturan on iki şövalye on üçüncüyü bekler. ARZIN AKSI bu masanın ortasına saplanmış bir kılıç gibidir. Bu kılıç beklenen on üçüncü şövalyeye verilecektir.
Farklı kişilik ve farklı TEMA’ya sahip on iki yıldız farklı renk ve titreşim tonları ile alt yapraklara doğru etkisini iletir. Bu etkiden ilahi sırların izdüşümü olan bilinç oluşacaktır. İNSAN’dır bu bilinç. Budistler Lotus Çiçeği üzerinde meditasyon yapan bir insan formu ile bu durumu anlatırlar.
On iki temanın farklı titreşimleri insanın bedeninde çakralar halinde yerleşmiştir. Lotusun alt yaprakları bir ateşin alevleri gibi onu sarıp sarmalamaktadır.
Osmanlı LALE’yi her zaman kutsamış, bir devre adını vermiş, çinilerinde, kaftanlarında lale motifini kullanmıştır. Lale tüm medeniyetlerin ortak değeridir.
GÜLÜMSER ATILGAN
Comments