top of page

BİR KİTABIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Yeni okuduğum kitabın kapağını kapadım ve düşünmeye başladım. Modalı yazar kendi çapkınlık hikâyelerini yazmış. Olabilir. Hoştu. Ama Moda dışındaki semtleri alt grup sayması ve oraların kızlarıyla yaşadığı çapkınlıkları anlatması bana sempatik gelmedi. Sanki o kızlar hafif, Modalılar ağırmış gibi. Hani ben de lise sondan itibaren bir artiste benzetilirdim ve de o konularda fena değildim. Ancak arkadaşlık ettiğim bütün kızlar benim için değerlidir asla muhabbetlere hele kitaplara konu olmazlar. Yine de Yeldeğirmenliliğim bir cevap vermeye zorluyor beni. Futbol takımları Moda Burnundaki otellerde kamp yapmayı pek severlerdi nedense...


Şaka bir yana… Değinmek istediğim konu-konular başka.


Öncelikle kendimi tanıtayım. 68 kuşağının tam göbeğindenim. Ülkeye sol düşünceyi en masum şekilde yerleştiren kuşaktır bizim kuşak. Bizden sonra ‘halk’, ‘emekçi’, ‘emek’ gibi kelimeler dillerde dolanmaya başlamıştır. Okuduğum kitabın yazarı da sol düşüncede bir gazetede yazmış. Yani halk tabiriyle solcu. Kendisini yakın geçmişte kaybettik. Saygıyla anıyorum.


Öğrencilik yıllarımdan beri dikkatimi çekmiştir. Özellikle ünlü solcular ekonomik durumu üst düzeydeki ailelerin içinden çıkmışlar. Psikolojileri de değişiktir. Halkı aydınlatmak onlara özel bir görevdir sanki. Dolayısıyla onlar aydındırlar. Evet, sadece sol düşünceye sahip oldukları için yaşamları alt üst olanlar vardır. Ballı bir şekilde yaşayacaklarına kaçak veya hapislerde ömür tüketenler olmuştur. Ama gerçek sol ekonomik durumu kötü olanların içinde yerleşmelidir diye düşünmüşümdür hep.


Osmanlı zamanına bakarsak… 1800’lü yıllarda henüz eğitim mahalle mektebi (sıbyan mektebi) durumundayken Anadolu’nun birçok köşesinde misyoner okulları bulunmaktadır. Buralardan mezun olanlar esnaflık yapmayacağına göre belli ki devlette görev almışlardır. Yabancı dil öğreten bu okullara ‘kolej’ denir. Siz bakmayın günümüzde bütün özel okullara ‘kolej’ denmesine..


Cumhuriyet döneminde de kolejliler idarede yer almış. Almaları normaldir de. Çünkü onlar lisan biliyorlar. Ama sadece o okullarda lisan öğretilmiş. Devlet okulunda 6 yıl orta öğretim ve 2 yıl yüksekokul toplam 8 yıl lisan dersi gördük. Hiçbir işe yaramadı. Yaramaz da. Sanki bilerek öğretilmemeye çalışılıyor. Yabancı dilin grameri öğretilmeye çalışılıyor. Hâlbuki çat pat konuşmak öğretilse… Kapalı Çarşıdaki çıraklar birkaç ayda öğreniyorlar. Onlar örnek alınsa.

Günümüzde ilkokullarda lisan dersi var. ‘Tamam işte. Artık öğrenecek çocuklar…’ dedim. Ne gezer. Aynı oyuna devam.


İki arkadaşım var. Biri kolej mezunu diğeri lise… Daha sonra ikisi de İktisat Fakültesinde okumuş. Kolej mezunu arkadaşım bir A.Ş.’de yönetim kurulu üyesi. Lise mezunu arkadaşım muhasebeci olmuş. Pratik bu.


Duyuyorum. Kolejlerin alışılagelmiş düzeni biraz bozuluyormuş. Yani iktidar oralara el atıyormuş. Gerek yok ki… İddia ediyorum. Düz okullarda kolejlerdeki gibi lisan öğretilsin. Kolejler kendiliğinden kapanır. Hatta daha da iddia ediyorum. Anadolu Liseleri merakı da son bulur.


Gelelim konumuza. Solculuk iyi eğitimlilere, hatta ekonomik durumu iyi olanlara özelmiş gibi… Bir gazetecinin konuşmasını duymuştum. ‘Biz doğunun solcularıydık. İstanbul’a gelince buradaki solcuların zenginliğine şaşırmıştık. Zaten bizi taşralı görüp yanlarına sokmamışlardı.’


1970’li yıllar sol hareketlerin güçlü olduğu yıllardı. Çalıştığım firmanın arabasındayım. Yalnızım. Bağdat Caddesinden geçiyoruz. Şoförüm dedi ki ‘Arif bey, devrim olursa ben şuradaki daireyi alırım.’ Yani iyi yerde oturanlar kötü yere, kötü yerde oturanlar iyi yere taşınacak ya… O sıralar bu tip konuşmalar oluyordu. Fabrikamız gecekondu bölgesi olan Alibeyköy’de idi. Dolayısıyla şoförler de oradandı. Bir an irkildim. Sonra düşündüm ki davranışı doğru... Onlar solcu olmalıydı ve onlar varlıklıları sinirlendirecek hatta uykularını kaçıracak laflar etmeliydi.


Doğrudur, yanlıştır. Sol düşünce öncelikle kendi sınıfında olmalıdır. Ama bizde bir eli yağda bir eli balda olanlar solcu oluyorlar. Tepeden baktıkları halka bilgi lütfediyorlar. Üstelik halka iniyorlar o arada. Sonra yine lüks hayata çıkıyorlar ve devam… Bu yüzden de sol olamıyor. Kimseyi kırmak istemediğim için örnek vermek istemiyorum.


Günümüzde solcular çocuklarını özel okula veriyor. Sağlık hizmetini özel hastanelerde alıyorlar. Ülkeyi ve dünyayı tartıştıkları içki masalarının bir gecelik hesabı işçi maaşına eşdeğer…


Belki de gerçek sol düşünce halkın kafasına girmesin diye böyle yapılıyordur. Olamaz mı?


ARİF ATILGAN AĞUSTOS 2023



bottom of page