1950’li yıllar.. Fatih’te oturuyorduk. Teyzemin kızı eczacı olmuş, hocası Kasım Cemal Güven’le evlenmişti. Eniştemiz olmuştu. Onlar da Fatih’e yerleşmişlerdi.
Ailecek görüşüyorduk. Yeni doğan ilk oğlu çok şirin bir bebekti. Ablamla sevmeye giderdik. Bir gün Enişte kaşlarını çatıp ‘Hımmmm’ yapmıştı bana. Korkmuştum. Bir süre Ondan çekindim.. Ancak büyüdükçe Enişteyi keşfettim. Ciddi bakarak takılmalarını.. Esprilerini.. Giderek tüm akrabalarımın içinde en sevdiğim kişi olmuştu.
Üniversite yıllarımdı. 68 kuşağıyız ya.. Bizim eylem, yürüyüşlerimiz için bütün büyüklerimiz nasihat ederken o takdir ederdi. Bir ara Okulun Talebe Birliği Duyuru Tahtasına Onun köşe yazısı yapıştırılmıştı. ‘Bütün hocalar bu hocayı örnek alsın’ anlamında bir not ile.. Eczacılık Fakültesi Dekanıydı.
Henüz küçük olan 2 oğlunu maça götürürdü. Açık Tribüne giderlermiş. Çocuklarının izole büyümesini istemezdi. Çocukları da iyi yetiştiler zaten. Derdi ki, ’50 Bin kişi var stadyumda. Bir şehir bu.. Boşa giden müthiş enerji.. Yararlanmalı.. Hiç değilse ek eğitim verilebilmeli.’
Ülke içinde ve dışında eczacılık okumuş herkes Onu tanırdı. Önce sert ve tavizsiz olduğunu anlatırlar.. Sonra uzun uzun değerini.. Dün konuştuğum oğlu dedi ki ‘Babamı sevmeyenler olabilir ama kesinlikle herkes saygı duyar.’
Eczacı değilim. Dünya çapındaki değerinin değerlendirilmesini Eczacılara bırakıyorum. Kitaplarını.. Ödüllerini..
2000’lerin başları. Bir akraba cenazesindeyiz. Büyük oğlu yanıma gelip ‘Sadece cenazelerde görüşüyoruz. Çocuklarımız birbirini tanımıyor. Arada toplanalım. Sen becerirsin.’ Demişti. Her yıl tüm akrabaların katıldığı brunchlar organize etmiştim.
2012 yılı.. Enişteye o yılki brunch toplantımızı nerede yapacağımızdan bahsettim. ‘Artık yapma.’ Dedi. ‘Geçen yıl Nejat’ı (Ağbim) kaybettik. Başka aramızdan ayrılanlar da var. İçimden gelmiyor. Yaptığımız toplantılar aklımda kalsın istiyorum.’ Demişti.
Herkesin önemli günlerine gelirdi. Babamın cenaze namazı, önce İstanbul’da sonra Yalova Hacı Mehmet Köyünde kılınmış.. Köy mezarlığına defnedilmişti. Köyümüze babamı birlikte götürmüştük.
Vefat haberini dün öğrendim. Hemen büyük oğlunu aradım. Defnedildiğini söyledi. Şaşırdım. 15 gündür Balıklı Rum Hastanesindeymiş. Ağırlaşmış. Orada yoğun bakım yokmuş. Zeytinburnu’na götürmüşler. Korona testi istemişler… Formaliteler.. Enişte ruhunu teslim etmiş.
Fatih Camiinden kaldırmak istemişler. Önce olur sonra olmaz denmiş. Topkapı Merkezefendi Camiinden Kaldırılmış. Kozlu Mezarlığına gömülmüş. Sayılı kişiyle.. Herkesin cenazesine giden Cemal Eniştenin kendi cenazesinde herkes olamamış. Tamam.. Korona önlemlerinin içinde cenaze törenleri de var ama..
Prof. Kasım Cemal Güven Fatih Camiinden uğurlanmalı.. Orada defnedilmeliydi. Prof. Semavi Eyice.. Prof. Halil İnalcık gibi..
Ragıp Gümüşpala’nın cenaze töreni dolayısıyla İstanbul’da trafik tıkanmış, bir öğrenci sınava geç gelmiş. Cemal enişte Onu sınava almamış. ‘Titiz olmak zorundasınız’ demiş ve ünlü sözünü tekrarlamış. ‘Doktorun hatasını eczacı, Eczacının hatasını mezarcı temizler.’ Bence bu cümle her eczaneye asılmalı.
O.. Hocaların hocası değildir.. Hocaların hocalarının hocasıdır.
1925 yılında doğdu.. 1946 yılında Eczacılık Fakültesini bitirdi.. 1965 yılında Profesör.. 1965-1969 arası Eczacılık Fakültesi Dekanı oldu.. 25 Eylül 2020 tarihinde vefat etti.. Yüce tesadüf.. Dünya Eczacılar Gününde.
Allah Rahmet Eylesin. Hepimizin Başı Sağolsun.
ARİF ATILGAN
.
Yorumlar