1980’li yıllar… Kadıköy Caferağa’da yaptığım bir inşaatın altındaki dükkânı kullanmaya karar veriyorum. Ancak bodrum kata komşudan rutubet geldiğini görüyorum. Zaman geçtikçe rutubet değil devamlı akan ve çoğalan bir su olduğunu fark ediyorum. Bir süre sonra da koktuğunu yani pis su olduğunu anlıyorum. Kendi usullerime göre o suyu perde beton arkasından döşeme betonun altına oradan da rögara gönderiyorum. Ancak bu sorunun önlenmesi gerekiyor. Zira zamanla benim binama koku vs gibi sorun yaratacağı bellidir.
Yanımızdaki bina köşe başında. Onun iç sokaktaki bitişiğinden bana rutubet geliyor. O bina bodrumu olmayan eski bir yapı. Yanlış anımsamıyorsam iki katlı... Alt katta hediyelik eşya yapıp satan akademi mezunu karı-koca çift var. Onlara söyleyince ev sahibinin üst katta olduğunu söylediler. Üst kattaki hanıma durumu anlattığımda o da inşaat mühendisi olan oğlunun bürosunu tarif edip ‘Ben anlamam’ diyor.
Bahariye Caddesindeki büroya gittim. 3 kişiydiler. Durumu anlattım. Dinlediler. Çıktım. Ama yine yapılan bir şey yok. Bu arada komşu hanımın oğlu olan kişi benim işyerime geldi. Sertçe ‘Sana rutubet bizden gelmiyor’ dedi. Ben de ‘Gerekeni yaparım. Anlaşılır.’ dedim. Huyumdur. Karşımdakine bir kere konuşurum. Olmuyorsa gereken ne ise yaparım. Burada da olmadığını görüyordum.
İSKİ, Kadıköy çarşısında idi. Oradaki kanal müdürüne gittim. Durumu anlattım. İlgilenmelerini istedim. Yasal işlem basitti. O binanın suyunu 24 saat kesecekler, bana gelen akıntının bitip bitmediğini göreceklerdi. Bittiyse, sızıntının o binadan geldiği belli olacak ve onların arızayı gidermesine kadar sularını kesik tutacaklardı.
Müdür bey benim binama geldi durumu gördü ve bana ‘Haklısın’ dedi. Hemen o gün komşunun suyu kesildi. Ertesi gün bizim taraftaki rutubet te kesildi. Yani haklıydım.
Komşumuz tamiratını yapmak zorunda kaldı. Döşemeyi kırdılar. Eski künklerinin tıkanmış olduğu görüldü. Onları söküp attılar. PVC boru döşediler. Sorunu giderdiler. Suları açıldı. Bizdeki rutubet kesildi.
Birkaç gün sonra komşunun inşaat mühendisi oğlu bana geldi. Şikâyet ettiğim için sitem etti. ‘İki meslektaş olarak bu işi halledebilirdik.’ Dedi. Bir iki lafladık. Gitti.
Bu arkadaşlar da inşaat yapıyorlardı. Benden biraz hallice idiler. Yani ben bir bina yaparken onlar 2 veya 3 bina yapıyorlardı.
Bitmedi... Günümüze gelelim…
Ben kendimi emekli ettim. Özellikle o dönemde ülkede inşaat yapmak çok yorucuydu. Üstelik yalnızdım. Titizdim. Her işle ben uğraşıyordum. Eh dedim.
İnşaat mühendisi olan O arkadaşa gelince… Devam ettiler ve büyüdüler. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde dev gökdelenler yapan büyük bir inşaat firmasının sahibi oldular. Yolları açık olsun.
ARİF ATILGAN 2024 MAYIS
Comments