KUZGUNCUK İSKELESİ
- Arif Atılgan
- 6 gün önce
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 gün önce
Kuzguncuk, Paşalimanı ile Beylerbeyi arasında, Üsküdar İlçesine bağlı 3906 nüfuslu bir mahalledir. Yerleşim alanı Boğaza inen vadi içerisindedir. Fetih yıllarında Fatih Sultan Mehmed ile İstanbul’a gelen Kuzgun Baba isimli kişiden dolayı buraya Kuzguncuk denmiş.
1492 yılında İspanya ve Portekiz’deki Yahudiler oralardan kovulur. Onları Osmanlı kabul eder. İstanbul’da Eminönü civarında sur diplerine yerleşirler. 1597 yılında bu alana Yenicami inşaatı başlayınca göç etmek zorunda kalırlar. Bu göç 1660 yılına kadar sürmüştür. Önce Haliç içlerinde Hasköy, Balat, Kağıthane semtlerine taşınırlar. Buralarda çıkan yangın sonrası Galata’ya, Galata’da veba salgını olunca da Ortaköy ve Kuzguncuk Dağhamamı’na gitmişler. 1872 yılında Dağhamamı’nda çıkan yangın sonrası da Yeldeğirmeni’ne göç etmişlerdir. Kuzguncuk'a daha sonraları Rumlar da gelmiş ve burası gayrimüslimlerin yerleşimi olarak dikkat çekmiştir. Müslüman vatandaşlar hepsinden sonra gelmişler.
Beylerbeyi tarafında deniz kıyısındaki ahşap minareli Üryanizade Camii 1860 yılında yapılmıştır. Kuzguncuk’ta Bet Nissim Sinagogu (1840), Bet Yaakov Sinagogu (1878), Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi (ilk inşa 1835, yeniden inşa 1861), Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi, Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi, Ayios Ioannis Rum Ortodoks Mabedi bulunmaktadır. 1950 yılında da Kuzguncuk Camisi inşa edilmiştir.
Kuzguncuk İskelesi…
1851 yılında daha önce var olan kayık iskelesinin yerine ahşap vapur iskelesi inşa edilir.
1889 yılında Kirkor Efendi tarafından iskelenin payandaları değiştirilmiş.
1894 büyük İstanbul depremi iskele ve iskele binasında çatlaklar oluşturur. Bina güçlendirilir.
1913 yılında Şirket-i Hayriye’nin mimarı Nafilyan tarafından yandaki yalıya bitişik bu günkü 2 katlı kagir iskele binası yapılmış.
2011 yılında iskele kapatılır ve İBB tarafından restorasyona başlanır.
2014 yılında restorasyon biter. Üst katı Vapur Kafe haline getirilir. İnsanlar burada bir şeyler içerek kitap okuma keyfi yaşayabilmektedir.
Kuzguncuk İskelesinin tüm alanı 534.36 m2 dir. Açık alanı 309.99 m2, kapalı alanı ise 100.10 m2 dir. Yanaşma yerinin uzunluğu 14.60 metre, su derinliği 7.10 metre, iskelenin sudan yüksekliği ise 1.50 metreyi bulmaktadır. İskele Galata Köprüsü’ne 2.85 mil (4.58 kilometre) uzaklıktadır. Şirket vapurları bu mesafeyi 17 dakikada alırlar.
2000 öncesi idi. Arada bir eski arkadaşlar buluşurduk. Bir defasında Şehir Hatlarında çalışan Gazanfer Çağlar arkadaşım bu iskelenin üst katındaki restorana götürmüştü bizi. Sevmiştim. Eski binaları severim.
1980’li yıllarda Kuzguncuk sahilindeki İsmet Baba’ya giderdim. Önceleri erkek arkadaşlarımla, sonraları eşimle…Zira 1950’lerden beri var olan bu mekan resmen mahalle meyhanesiydi. Az sayıda aile için harem-selamlık düzeniyle oturulurdu. Hatta aileler iç tarafta bekarlar deniz tarafındaydı. Sonraları restoran olarak kullanılmaya başlandı. O zaman eşimle gitmeye başladım. Semtin iç taraflarına da girerdik. 1986-1988 yılları arasında Perihan Abla dizisi burada çekiliyordu. Açıkçası semti ünlü yapmıştı bu dizi. 2002-2005 yılları arasında da Ekmek Teknesi dizisi çekilince Kuzguncuk çok ünlü oldu.
Çok bahsedilmeyen ama buraya özel olan Kuzguncuk Bostanı yerleşimin üst tarafındadır. Burada hem piknik yerleri hem de insanların tarım yapabileceği minik parseller vardır.
Semtten yetişen ünlüler de vardır. Ben sadece tanıdığım, arkadaşlık ettiğim birini yazayım. Uğur Yücel. 1970’li ve 1980’li yıllar... Bir de semte dışarıdan gelen ünlüler var. Örneğin meslek büyüğüm sevdiğim ve saydığım rahmetli Cengiz Bektaş. O 1976 yılında Kuzguncuklu olmuştu. Cengiz Ağabey Kuzguncuk’a geldikten sonra kendini şöyle anlatmıştı bana. “Yaşam konforumun üst sınırına çizgi çektim. Buradaki evde ve buradaki dostlarla yaşayacağım artık.”.
2000’li yıllarda İnşaat Mühendisi bir arkadaşım burada eski bir evin sahiplerini tanıyordu. Ev sahipleri evi restore etmek istiyorlarmış. Bana “Beraber yapalım” demişti. Birkaç kere birlikte gittik. Ev sahiplerine ne, nasıl olacak anlattım. Sonra arkadaşımdan ses seda çıkmadı. Ben de unutmuştum ki ev sahipleri tarafından telefonla arandım. Arkadaşım yanlış şeyler yaptığı gibi işi de yarım bırakmış. Ev sahipleri işi ben yapıyormuşum gibi konuşunca “Benim haberim yok. Arkadaş belli ki beni ekip kendi yapmak istemiş. Siz de başınız derde girince mi arıyorsunuz beni?” dedim.
Kuzguncuk restore edilen eski evleriyle hoş bir görüntü veriyor. Ama evlerin içinde yeme-içmeciler var. Buraya can, kan, hayat veren aileler yok. Ben eski evleri severim. Restorasyonda da eski halinin hissettirilmesini isterim. Yepyeni eski ev yapılmamalı diye düşünürüm. Bu tip yerlerin gerçek mahalle hallerini de bildiğim için buralarda pek dolaşmam.
Restorasyon var, restorasyon var... Giderek her taraf “yeni” bir “eski” haline sokuluyor sanki
ARİF ATILGAN 2025 MAYIS.
Comments