top of page

ANADOLUHİSARI İSKELESİ

Çevreye ve iskeleye adını veren Anadoluhisarı’nı Yıldırım Beyazıt 1395 yılında yaptırmıştır. Amacı Bizans’ı yani İstanbul’u fethetmektir. Yapı boğazın en dar noktasına konmuş. Kuşatma esnasında yardıma gelecek gemilerin içeri sokulmaması amaçlanmış. Hisar, Göksu Deresi’nin denize döküldüğü noktada deniz kıyısındadır. Buradaki antik çağdan kalma Zeus Mabedi enkazı üzerine kurulmuş. Sonraki yıllarda derenin getirdiği alüvyonlarla önünde bir kara parçası oluşmuştur.


1453 yılına kadar Güzelcehisar, Yenihisar isimleriyle anılan kale o yıl Fatih Sultan Mehmet’in karşı kıyıya Rumelihisarı’nı yaptırmasıyla Anadoluhisarı olarak anılmaya başlanmış.


1851 yılında ilk iskele kalenin biraz yukarısında Hisarönü denilen noktaya inşa edilmiş.  


1905 yılında eski iskele yıkılıp yenisi yapılmış. Boyama işlerini Hasköy Tersanesi baş nakkaşı Hasan Usta yapmış.


İskelenin açık alanı 211.10m2, kapalı alanı 40.84m2 olup kenardaki açık kısımlarla toplam alanı 273m2’dir.Gemi yanaşma yeri uzunluğu 14.50m, su derinliği 7.15m, iskelenin denizden yüksekliği 1.25m’dir.


1928 yılında Hisarın içinden geçen yol genişletilmiş ve kale ortadan bölünmüştür. Yarısı deniz tarafında yarısı kara tarafındadır artık.


1989 yılında iskelenin ahşap ayakları betonarme yapılmış. Yapı ise betonarme üzeri ahşap kaplama olarak yenilenmiş.


Büyütülen iskelenin açık ve kapalı alanı 21/21m ölçülerinde olup toplam 441m2’dir. Kapalı bölümü 136m2’dir.


1965-1966… İTÜ’deki ilk yıllarımda bu havalide rölöve çalışması yapıyorduk. Çalışma alanımız iskelenin tam karşısındaki sokaklar ile kale ve çevresindeydi. Binaların yüksekliğini ölçerken ipe bağlı balon kullanmıştık. Sonraki yıllarda bu usulü başkalarına öğrettiğimde çok şaşırıyorlardı.


Yine o yıllarda Göksu Deresi’nin karşı tarafında Spor Akademisi Sahası vardı. Tamamı çim değildi ama az sayıdaki drenajlı sahalardan biriydi. Okuldaki Talebe Birliği ilan tahtasına bu sahada okul takımı için seçme yapılacağı duyurusu asılmıştı. Gittim tabii…


İlkokul birinci sınıfı okumadığım ve hiç sınıfta kalmadığım için lise sona kadar hep ön sıralarda oturmuştum. Yani okul takımında filan oynayamamıştım. Liseyi bitirirken boyum uzamaya başlamıştı. Üniversiteye girdiğimde bayağı delikanlı görüntüsünde olmuştum. Dolayısıyla okul takımı seçmelerine gidebilirdim.


Katılım fazlaydı. İki takım yapılmış ve maça başlanmıştı. Zaman geçtikçe hoca oyuncu değiştiriyordu. Beni de bir ara oyuna soktular. Aldım, verdim, çalımladım… Sonra beni çıkardılar. Taş çatlasa 5-10 dakika sahadaydım. ‘Seçilenler ilan edilecek’ dediler.


Birkaç gün sonra okulun ilan tahtasına asılan bir kâğıtta seçilenlerin isimleri sıralanmıştı. 65 kişi katılmış. 10 kişi seçmişler. Ben de seçilmişim. Seçilen oyuncular başka bir kulüpte lisanslı ise sadece Üniversite takımına, hiçbir kulüpte lisansı yoksa hem üniversite hem amatör kümedeki İTÜ takımına lisans çıkarılıyordu. Sadece benim lisansım iki takımada çıkarılmış. Yani benim dışımdaki 9 kişi başka kulüplerde lisanslı oyuncuymuş. Daha sonra ilk resmi lig maçıma da o sahada çıkmıştım.


İstanbul’un her semtinde yaşanmışlıklarım vardır. İlk aklıma geleni yazılarımda kullanıyorum. Sadece yazdığımı yaşadığım sanılmasın sakın.  


2006 yılında Anadoluhisarı İskelesinde yenileme çalışması yapılmış ve bugünkü haline getirilmişti. 


İskele köprüye 6.01 mil mesafede olup Denizcilik İşletmeleri vapurları bu mesafeyi 40 dakikada almaktadırlar.


ARİF ATILGAN 2024 EYLÜL


 

Comments


bottom of page