Yalova’da sabah saatleri... Denizde sadece ben varım. 3 çocuk iskelenin ucuna geliyor. İlkokul yaşlarındalar. Bana ‘Ağbi burası derin mi?’ diye soruyorlar. ‘Biriniz atlayın’ diyorum. Atlayanı tutup boyunu ölçüyorum. Görüyorum ki derinlik boylarına uygun. Yani denize girebilirler. Üçü de yüzme bilmiyormuş. ‘Merdivenin yanından atlayın, uzaklaşmadan çıkın.’ Diyorum. Girip çıkıyorlar. Sonra iskelenin kara tarafına doğru biraz gerisine gidiyorlar. Orada oynuyorlar. Ben de yüzmeme devam ediyorum.
5-10 dakika geçiyor. İskelenin üzerinde 1 çocuk var. Diğerleri diğer tarafa atlamış. Yani ben denizdeki iki çocuğu görmüyorum. Üstteki çocuk ‘Ağbi koş.’ Diyor. Anlam veremiyorum. Çünkü orada suyun daha da sığ olacağını düşünüyorum. Ama telaşla ‘ Ağbi boğuluyorlar’ deyince bir şey olduğunu hissediyorum. İskelenin diğer tarafına önce yürüyorum. Sonra uzun süreceğini düşünüp yüzerek geçiyorum.
Çocuklardan birinin başının suya dalıp çıktığını görüyorum. Hemen kolundan tutuyorum. Diğeri de ‘Ağbi beni de tut’ diyor. Onu da diğer elimle tutuyorum. Önce tuttuğuma ‘Su yuttun mu?’ diye soruyorum. ‘ Yuttum’ diyor.
O noktanın karaya daha yakın olmasına rağmen iskelenin burnundan daha derin olduğun fark ediyorum. Çocuklar da doğal olarak öyle düşünmüşler ve kontrol etmeden atlamışlar.
İnanır mısınız? 3 çocuk orada boğulacak ve kumsaldaki o kadar insan farkına bile varamayacaktı. İyi ki denizde ben varmışım.
Belediye kumsalı düzeltti. Şemsiyeleri ve yüzmek için bu iskeleyi koydu. Belli ki duşları ve soyunma kabinlerini de düzeltecek. Ama bu konuda da bir şey yapma gereği görülüyor.
Yetkililerden rica ediyorum. Neler yazılır bilmiyorum ama uyarı yazısı olan tabelalara ihtiyaç olduğu görülüyor. Kamu yönetimi böyledir. Yaptıkça yapacağınız bir başka ihtiyaç çıkar.
Bu yazı tüm plajlar için geçerlidir.
ARİF ATILGAN 2024 TEMMUZ
Kommentare