top of page

EMİRGAN İSKELESİ

Emirgan, Sarıyer ilçesine bağlı 8024 nüfuslu bir boğaziçi mahallesidir.  Bizans döneminde “servili orman” anlamında Kyparades adıyla bilinirmiş. 16. Yüzyılda Sokullu Mehmed Paşa’nın nişancılarından Feridun Beye verilmiş. Dolayısıyla ilk olarak Feridun Bey Bahçeleri olarak tanınmış.


4. Murad Revan Seferinde (1635) Revan Kalesi’ni teslim eden Kale Komutanı Emirgüneoğlu Tahmasp Kulu Han’ı affeder, İstanbul’a getirir ve ona bu bölgeyi bağışlar. Dolayısıyla bölge Mirgünoğlu Köyü, Mirgün ve sonunda Emirgan adıyla anılmış. Emirgüneoğlu burada Sahilsaray yaptırmış. Emirgan Camii 1781 yılında bu Sahilsaray’ın yerine yapılmış. Caminin esas adı Hamid-i Evvel Camiidir. 1844 yılında karşısına Muvakkithane yapılmış. Biraz yukarıda 1782 tarihli Hümaşah Kadın Çeşmesi veya Şehzade Mehmed Çeşmesi vardır.


19. Yüzyılda buraları Padişah Abdülaziz tarafından Mısır Hidivi İsmail Paşa’ya verilir. O, koru içine 3 köşk yaptırır. Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk.  Günümüzde kafe ve restoran olarak hizmet veren bu 3 köşkün bulunduğu Emirgan Koruluğu 472000m2’dir. Koru, 1940 yılında İstanbul Belediye Başkanı ve Valisi olan Lütfü Kırdar tarafından kamulaştırılmış, 1943 yılında park olarak halka açılmış.


Kıyıdaki 1782 tarihli Şerifler Yalısı Mekke Şerifi’ne aitmiş. 1940’lı yıllarda sahildeki harem kısmı yıkılıyor. Önünden yol geçiyor. Bir süre Tarihi Kentler Birliği ve Çekül Vakfı kullanmış. 2007 yılından sonra yalının korunması amacıyla arkadaki Bendegan binasına taşınmışlar. Bugün Sabancı Köşkü olarak bilinen köşke gelirsek. Zamanında 2. Abdülhamid tarafından Karadağ Prensi Nikolo’ya armağan edilmiş ve 1913 yılına kadar Karadağ Sefarethanesi olarak kullanılmış. Bir de Baltalimanı tarafındaki bölgeye 1806-1807 yıllarında Kırklareli'nden kumaş boyamak için 40 kişilik Kafrariyofı ailesi getirilmiş. Onlardan dolayı çevreye Boyacıköy denmiş. Buradaki Boyacıköy Eczanesi 1875 tarihli olup İstanbul'un en eski eczanesi olarak bilinir.


İskeleye gelirsek…


1851 yılında ilk iskele Caminin önüne ahşap olarak inşa edilmiştir.


1897 yılında tamir edilirken kestane ağacı kullanılmış.

                    

1900 yılında daha güneyde satın alınan arsaya 16/11m ebadında yeni iskele inşa edilir.


1989 yılında sahil yolu yapımı sırasında iskele yıkılır. Semt 12 yıl iskelesiz kalır.


2001 yılında beton kazık sistemiyle yeniden inşa edilmiş. 24 Kasım 2001 tarihinde hizmete başlar.


Galata Köprüsüne 6.90 Mil (11.10km) mesafededir. Şehir Hatları vapurları 35 dakikada giderler.


İskelenin alanı 188.76m2, yolcu bölümü alanı 121.95m2, büro alanı 44.37m2, vapur yanaşma yeri uzunluğu 15.60m, su derinliği 7.70m, denizden ortalama yüksekliği 1.20m’dir. 


Önceleri Mirgün İskelesi adıyla anılmış, 1933-34 yıllarında Uluköy İskelesi denmiş daha sonra Emirgan İskelesi olarak adı kesinleşmiş.


Emirgan denince tabiiki ilk akla gelen Emirgan Korusu’dur. Beşiktaş’taki Yıldız Parkı ile birlikte yıllarca aşıkları barındırmışlar. Taksim’den veya Beşiktaş’tan belediye otobüsüne binerek Emirgan’a varırsınız. Beşiktaş’tan boğaz yolunu öneririm. Sevgililer yolda denizi seyrederler. Koruluğa girdiklerinde tesadüfen elleri birbirine dokunur ve de sonra birleşir…


Çınaraltı meydanında eskiden güzel bir çay bahçesi vardı. Tost, tatlı vs bulunurdu. Ama buradaki nefis çayla birlikte simit, sonra da kağıt helvası yenirdi genellikle. Simitçi ve kağıt helvacı deniz kıyısında seyyar satıcılardı. Hepsi çay bahçesinde satılmazdı. Yani esnafın birbirinin ekmeğinde gözü yoktu o zamanlar. Açılır-kapanır, iskeleti demir, oturulacak yeri ile sırt dayanacak yeri ahşap olan sandalyeler ile yine açılır-kapanır masaları vardı kahvehanenin. Beyaz önlüklü garsonlar hizmet ederdi gelenlere. Sonraki yıllarda kimine göre değişti kimine göre gelişti buralar. Plastik masa ve sandalyeler, camekanla kapalı mekan büyültmeler filan…


Ama ağırıma giden yabancı marka kahveler. Tarihine rest çekiliyor sanki oraların. Öğrendiğime göre tarihi Muvakkithane de kahveci yapılmış. 


Koruda dolaşılır. Çınaraltı'nda oturulur. Dinlendikten sonra cami, muvakkithane, çeşmeler izlenip yukarı doğru sokaklar gezilir. Mahalle esnafından birşeyler alınır. Sahilden Sabancı Köşküne doğru yürünür. Deniz kıyısında bir bankta oturulur. Emirgan son duraktan otobüse binilip geri dönülür. Dünyanın en keyifli ve güzel güzergahında olduğunuzu unutmadan tabii. O yolun keyfi çıkarılmalıdır. Son not. Yolun keyfi belediye otobüsünde oturarak yapıldığındadır.


ARİF ATILGAN 2025 MART


Muvakkithane: Namaz vakitlerini dolayısıyla zamanı belirleyen yer.

Bendegan: Padişahın hizmetinde bulunanlar. Köleler.



Comments


bottom of page