Malı mülkü olan ama nakit parası olmayan yaşlılarımızın durumunu incelemek istiyorum.
Yakınınız olan yaşlı kişinin bakıma ihtiyacı vardır. Bekârdır. Onu bir huzurevine yatırırsınız.
Kişinin evi vardır. Orayı derler, toparlar, kiraya verirsiniz. Bankadaki 3-5 kuruşunu da değer kaybetmesin diye döviz hesabına çevirirsiniz. Bu arada mahkemeye başvurup vasilik davası açarsınız. Parası bitmeden bu işlerin halledilmesi gerekir. Zira vasilikten sonra kardeşleriyle ortak arsayı satarak kendisinin maddi rahatlamasını sağlayacaksınızdır. Çevrenizden ‘vekâletle işlerinizi halledin’ diyenlere aldırmayın. Zira vekâletle yapılan işe itiraz olabilir.
Bu arada her ay huzurevinin parası için maaşının ve onu tamamlayacak kısmın bankadan çekilmesi gerekir. Bunun için kendisinin eski tip küçük ve yazıları silinmiş telefonuna gelecek şifreyi öğrenmeniz gerekir. Kendisi onu okuyamaz. Bu sebepten her defasında yanına gelip o işlemleri yapmanız gerekecektir.
Mahkemeden sağlık raporu isterler. Oraya sunduğunuz, hastaneden yeni alınan detaylı epikriz raporunu kabul etmezler. Hâlbuki yakınınız 1 ay yoğun bakımda yatmıştır. Çıkışta kendisine verilen rapordur o.
Yakınınızı bir ambülansla hastaneye götürüp getirerek o işi halletmeyi planlarsınız. Önce gidip keşif yaparsınız. Ancak Sağlık Raporu alınacak hastanede o bölüm çok kalabalıktır. Randevulu çalışma da yoktur. Yani gelen sıraya girip muayene olacaktır. Yakınınızı orada akşama kadar tutmanız olanak dışıdır. Ayrıca bir günde bitmezse haftaya gelmek durumunuz da olabilir. Çünkü her gün sağlık raporu muayenesi yapılmamaktadır. Üstelik özel hastaneden de rapor kabul edilmemektedir. Soruşturduğunuzda ücreti karşılığında evde bu muayenenin yapıldığını öğrenirsiniz. Ama ‘o işlem için hastaneye değil mahkemeye başvurmanız gerekir’ derler.
Mahkemeye gidersiniz. Yazılı başvurun denir. Denileni yaparsınız. Beklemeye başlarsınız. Size yazı gelecek, ona göre vezneye ücretini yatıracaksınız. 1 hafta, 2 hafta, 3 hafta… Gidip sorarsınız. Bu arada tüm işlemlerinizi adliyedeki tevzi bürolarından yapabilmektesinizdir. Görevliler camekânın arkasındadır. Yani ilgili hâkimlikten biriyle muhatap olamıyorsunuz. Tevzi bürosundaki görevli telefonla hâkimliğe sorar. Konuşmayı siz duyamazsınız. Duysanız, açıklayıcı bir şey söyleyebilirsiniz belki. Konuşması bittiğinde içeriden hoparlörü açıp size ‘beklemeye devam edin, telefonunuza mesaj gelecek’ denir.
Yakınınız mahkeme gününe kadar muayene olmazsa bir sonraki celseye atılacaktır. O da birkaç ay sonrasıdır. Ya para biterse…
Bu arada vasi olacak kişi siz değil oğlunuzdur. O da işinden sık sık ayrılıp gelemez. Ama sizi de adliyede tanımazlar. ‘Kişi kendi gelsin’ derler. Rica minnet işinizi yürütmeye çalışırsınız.
Bunlar yazıya dökülebilen şeylerdir. Dökülemeyenler de vardır. Üstelik varlığı olan ama nakit parası olmayan bir yaşlının sıkıntıları… Varlığı da nakit parası da olmayanları düşünmek bile istemiyorum.
Yakında ülkemizde yerel seçimler yapılacak. Siyasetçilerin vaatlerini inceliyorsunuz. Evleneceklere maddi destekten başlayıp her mahalleye kreş ile devam ediyorlar.
Tek başına yaşamını sürdüremeyen emekli-yaşlı insanlarımıza vaatlerini duymadım. Belli ki varlıklarından haberleri yok. 17 milyondan fazla emekli var. Önemli kısmı zor durumdadır.
Sayın siyasetçilerimiz… Bir an önce her mahalleye bir de huzurevi yapılacağını söyleyin. Buralarda sadece emekli maaşı ile yaşlılarımıza bakılacağını ifade edin. Bunları acilen yapın. Aksi takdirde yaşlılarımız sokaklarda perişan olacaklar.
Bu yazı tüm siyasiler için bilgilendirme yazısıdır.
ARİF ATILGAN 2024 OCAK
Comments