top of page

YATIRLI EVLER

1980'ler... Altıyol meydanındaki Mimarlık bürom 4. Katta idi. Orada kendimi çevreden izole edilmiş gibi hissederdim. Oysa yakın mesafedeki inşaat malzemesi dükkânımda insanlarla iç içe olurdum. Bu sebepten bir süre sonra büroyu dükkânın içine taşıdım. Alttaki öykü oradan…


İki bina ötemdeki iki katlı evde emekli karı-koca otururdu. Kadın dışarı fazla çıkmazdı. Adam çok dolanırdı etrafta. Arada ikisi birden giyinip çıktıklarında anlardınız ki özel bir yere gidiyorlar. Adamın ama özellikle kadının kıyafeti kırk yıl öncesinin filmlerinden çıkmış gibi olurdu. İstanbullu insanlardı.  


İşte o kişiyle kapı önünde sohbet ederken bir gün… Evindeki yatırdan bahsedivermişti. Sanki normal bir olaydan bahseder gibi. Şaşkın sorular sorduğumda da karşı sokağın içindeki bir evde oturan başka bir komşuyu söyledi. ‘Onların evinde de var’ diyerek.


Bahsettiği kişi sık sık dükkânıma gelir hâlbuki. Çay içeriz, sohbet ederiz. Hiç böyle bir şey anlatmamıştı.


O komşuyu bekler olmuştum. Nitekim uğradı. Hoş beşten sonra sordum. ‘Ağabey, sizin evde yatır varmış. Doğru mu?..’ ‘Evet. Var.’ Dedi. İlk gördüğünden itibaren anlattı sonra da… Evleri iki katlıydı. Ailecek üst katta yatıyorlarmış. Alt katta misafir ağırlanıyormuş. Bir gece kalktığında alt kata inip su içmek istemiş. Suyunu içtikten sonra yukarı yöneldiğinde merdivende Onu görmüş. Sakallı, sarıklı, cübbeli bir kişi… Korkmuş. Eskiler bu tip öyküleri çok duyduklarından böyle durumlardaki ilk paniği çabuk atlatırlar. O da öyle olmuş ve hemen dualar okumaya başlamış. Nitekim birazdan gördüğü şey ortadan kaybolmuş. O da yukarı çıkmış.


Ertesi gün konuyu evdekilere anlatmış. ‘Görürseniz korkmayın.’ Demiş. Sonra da başta caminin hocası olmak üzere çevrede bu konuda lafı dinlenir olduğuna inandıklarına tek tek danışmış. Birçok şey söylemişler. O bir tanesini ciddiye almış. ‘Gece bir ibriğe su koy ve bir de havlu as. Abdest alır.’ Denileni yapmış. Sabahları ibrikteki suyun eksildiğini, havlunun da nemli olduğunu görüyormuş. Genellikle tabii. Daha sonra Onu çok seyrek gördüğünü anlattı komşum.


Eski yıllarda çevrede mezarlıklar varmış ama Müslüman mezarlarının Söğütlüçeşme civarında olduğunu bilirim. Belki burada da vardır. Bilmiyorum. Müslümana Müslüman olmayan yatır görünür mü? Onu da bilmiyorum. Ama bizler bu tip öyküleri çok duyup dinlemiş ve de sevmişizdir.


Doğruluğunu sınayacak durumda değilim. Merak ta etmem. İlginç bir hoşluk verir insana bu anlatılar. Hayal gücünüzü arttırır. 


2024... Günümüzde her yer apartman dolu. O çevre de öyle. Ne yatır olur ne de hayal etmek artık. Duygu yoktur insanlarda. Sadece gülerler. Ağlamazlar. Her şeyi bilirler.  Endişe etmezler. Hep mutlu olmak modası oluşmuştur ne hikmetse...


O eski az katlı evler ve onların oluşturduğu az nüfuslu yerleşimler... Hayal ettirirlerdi. Duygu verirlerdi. Gittiler ve gelmeyecekler…


ARİF ATILGAN 2024 MAYIS


 

      

ความคิดเห็น


bottom of page