Bu paneldeki konuşmamı alttaki LİNKlerde açıklamıştım.
İlk Yazım:
Yedek LİNK:
İkinci Yazım:
Yedek LİNK:
Bu anlattıklarımı yorumlayarak eklemek istediklerimi de yazmak istiyorum.
Öncelikle 1975 yılında İstanbul’u 2. Derece Deprem Bölgesi ilan edenlerin gerekçelerini ve kim olduklarını açıklamak gerekir. Buradan ders çıkarılacaktır. Ben yine de dürüstçe yapılan binalara güveniyorum. Bir de deprem sonrası İstanbul’da yaklaşık 500.000 hiçbir kaydı olmayan bina bulunmasının sorumluları açıklanmalıdır. Yanlış planlar yaparak az kat olması gereken yerde çok kat olmasına sebep olanlar ile hiç yapılaşma yapılmaması gereken yerlere yaptıranların da sorgulanması gerekir.
Ben belediyede çalışanların veya kamu binalarında ilgili bakanlıklarda çalışanların en sorumlu olduklarını düşünüyorum. Zira onlar onay ve izin vermedikçe hiçbir yanlış yapılamaz.
Bunların dışında değinmek istediğim konular var.
2000-2010 yılları arasında Mimarlar Odası ve TMMOB’nin Afet Komitesi Başkanı ve Kandilli Rasathanesi’nin Deprem Uzmanı idim. Başka birçok konuda da sıfatlarım ve çalışmalarım oldu. İlgili diğer meslek insanlarıyla birlikte sık sık medyada görünürdüm. Demek istediğim, yer bilimci değilim ama kimin ne söylediğini anlarım. Tanıdığım yer bilimcileri vardır. Hepsine saygılıyım ama bazılarını ciddiye alırım. Örneğin Şener Üşümezsoy… Kendisi Kumburgaz çukurunda olacak fay kırığından dolayı 6-6.5 büyüklüğünde bir deprem olacağını ifade ediyor. Yani beklenen İstanbul depreminin öncekinden daha fazla zarar vermeyeceği anlaşılıyor. Dolayısıyla panik yapmadan hazırlanmalıyız.
İstanbul’un batısından başlayalım... Detaya girmeyeceğim. Amacım insanları ürkütmek değildir.
Avrupa yakasında Gürpınar ve Avcılar’da, Anadolu yakasında Cevizli sahilinde gerekenler yapıldı mı? Yoksa buralarda yapılaşma devam mı ediyor? İstanbul’da kıyı boyunca Bakırköy, Salacak, Haydarpaşa, Moda, Dragos gibi bilinen falez yükseklileri vardır. Onların haricinde kıyılardaki yüksekliklerin toprak yapısı ilginçtir. Üstteki toprak alttakinden yaşlıdır. Zira jeolojik zamanlarda tepelerden kayıp gelmiştir. Güvensizdir. Buralardaki yapılaşmalar ne durumdadır?
Bir de İstanbul’daki binaları inceleyelim…
Çoğunda kullanım arızaları vardır. Örneğin sıva düşmesinden dolayı demirlerin açığa çıkması, bodrum katlarda rutubetten dolayı perde betonun üzerindeki demirlerin korozyona uğraması, zarar verilen kolon-kirişler vs. Bunlar hızla tespit edilir ve onarılır. Onarılamayacak olanlar yıkılır-yapılır. Bu şekilde beklenen depreme hazırlık yapılmış olur. Zaman kazanılır.
Buraya kadar yazdıklarım acil deprem hazırlıklarıdır. Bir nevi Deprem seferberliğidir. Sonrasında daha nefesli bir şekilde Kentsel Dönüşüm programlanabilir. Sonuçta İstanbul’da yaşayanların yine İstanbul’da kalmaları sağlanır. Kazancımız bu olur. Az mıdır?
ARİF ATILGAN 2024 KASIM
Comments