Her ne kadar sık sık işlerim dolayısıyla İstanbul’a gidiyorsam da 9 yıldır Yalova’da yaşıyorum. Bizim sülale Yalova’nın eskisidir. Babamlar 1924 yılındaki mübadelede Yunanistan’ın Selanik, Drama, Demirciören Köyü’nden gelmişler. O zamanlar burada bulunan Rumlar artık yoklar. Dolayısıyla günümüzde Yalova’nın en eskileri 1924 mübadilleridir diyebiliriz.
Bu sebepten Yalova ile ilgili yazı yazma hakkım vardır. Yaşadıklarımdan hareketle Yalovalılardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle şunu belirteyim. Yalovalıların keyfi yerindedir. Arabalı vapurdan Yalova’ya indiğinizde herkesin halinden bunu hissedersiniz. Mutlu insanlar ülkesine gelmiş gibisinizdir.
Sakin ve Keyifli İnsanlar
Arabanızı park ediyorsanız eğer mutlaka biri size yardımcı olur. Ama Yalova’da araba kullanırken de yaya gezerken de dikkatli olmalısınız. Zira şoförlükleri biraz arızalıdır. Bir santim boşluk bırakırsanız yanınızdan geçerler. Yayalar ise yaya geçidinden de geçseler, rast gele bir yerden de geçseler çevrede hiç araba yokmuş gibi davranırlar. Değil telaş yapmak bakmazlar bile. Arabalar mecburen dururlar. Ancak bazen kazalar oluyormuş. Akasya Plajı tarafındaki tuvaletçi hanımın kocası karşıdan karşıya geçerken araba çarpmasıyla ölmüş.
Kendisi de eski Yeşilçam oyuncusudur hanımefendinin. Yalova’da eski ünlüler vardır ve kendileri bile unutmuşlardır eski yıllarını. Her gün görüşüp şakalaştığım kişinin eski Beş Yıl Önce On Yıl Sonra grubunun gitaristi olduğunu tesadüfen öğrenmiştim.
Nerdeyse herkesin bir dükkânı vardır. İşten anlamak anlamamak pek önemli değildir. Usta arıyorsanız eğer kendiniz bulmaya çalışmalısınız. Çünkü herkes gönderdiği ustadan komisyon alır. Şöyle böyle değil, yarı yarıya gibi bazen… Örneğin: Bir tanıdığınız usta göndermiş olsun. Gelen kişi yanında biriyle gelir. Bakarsınız yanında gelen iş yapar işi verdiğiniz usta ise Ona çıraklık yapar. Yani hem tanıdığınız, hem de usta olduğunu söyleyen kişi komisyon almıştır. Buna rağmen dört dörtlük iş beklemeyin. Ama kimse kızmaz yanlış yapılan işe. Başka bir usta ararlar. Zaten eski usta telefonunuza çıkmaz. Anlamı ‘Başının çaresine bak’ demektir. Kavga etmezler ama ilişiği keserler. Bunlara tahsilli-sıfatlıları da ekleyebilirsiniz.
1 yıl sonra beyaz dolaplar siyaha dönebilir, musluklar pas kusabilir. Bir olay anlatayım. Duşakabin ustası, duşakabini tek vidayla ve yapışkanla duvara monte etmektedir. Kovarsınız. Gider. Sıkıntısı yoktur. Kızmazlar...
Yalovalı pek selam vermez, pek gülmez, pek kızmaz. Yanlış anlamayın sakın. Huyları öyledir. Hepsi iyi insanlardır. Yıllardır gittiğimiz Çay Bahçesinin sahibi bir kere bile ‘Merhaba, Hoş Geldiniz’ dememiştir… Deniz kıyısında olmalarına rağmen denizle pek ilgileri yoktur... 60 yaş üstü kadınlar pek süslüdür. Hemen hepsi her gün bir kursa gider. Zaten bütün kurslar kamu tarafından ücretsiz verilir. Renklidirler. Bisiklet-motosiklet severler. Özürlüler ise özürlü motosikleti kullanırlar. Diyorum ya sıkıntıları yoktur. Bir gün bir özürlü elleriyle özürlü arabasını sürüyordu. Motorlu olmayınca gariban diye düşündüm. Uzun bir takip sonrası kendisiyle konuştum. Niyetim motorlu özürlü arabası alıp hediye etmekti. Sorduğumda ‘doktorun tavsiyesine uyduğunu, bu şekilde kan dolaşımının daha iyi olduğunu’ söyledi. Diyorum ya halk tabiriyle herkesin keyfi gıcırdır.
Yalovalılar Çay Bahçesi Keyfinde
Sakindirler, çoğu emeklidir. Tutucudurlar. Yalova’da yılbaşı vitrini olmaz. Aramayın boşuna. Uyanıktırlar. Hangi parti iktidardaysa belediyede de o partiye oy verirler. Ama son dönemde tersine oy kullandılar. Buradan ders almalıdır siyasetçiler.
Yalova’da eskiden kalmış bir eski eser yoktur. İki eski eserden biri Merkezdeki Atatürk’ün Yürüyen Köşkü diğeri Termal’deki Gazi Köşkü’dür. Bence hoyrat kullanılmıştır burası yıllardır. Keyifle gidilecek bir restoran da yoktur. Mekânlar arabesktir. Oturmadan alışveriş yaptığım ve keyifle önereceğim üç yer vardır. Biri çay bahçeleri tarafında sokak içindeki simitçi, biri meydandaki dönerci, biri de caddedeki pideci. Üçünü de tavsiye ederim. Üçünden de alıp giderim. Zaten simitçide oturacak yer yoktur, diğerleri küçüktür. Sahildeki balık lokantasında otururum. Bir de çay bahçesinde...
Burası Yalovalıların keyifle yaşadığı bir şehirdir. Gerçekten keyifle yaşarlar. Ama 1970’lerde kıyıda kurulmuş olan akrilik fabrikasını severler. Yeni yapılan Organize Sanayi Bölgesini de severler. İstihdam yaratılıyor çünkü Onlara. Teknik elemanlar da kendilerine proje işi çıkacak diye sevinirler için için... Hâlbuki bu tip tesisler Yalova’ya yarar getirmez. Tarım-Hayvancılık bitmiştir. Bakmayın şu var bu var denilmesine. İnsanların tek beklentisi imardır. Rant vardır çünkü.
Yalova 1970’lerden sonra çok göç aldı. Kamu kurumlarını sonradan gelenler idare ediyor. Bence en büyük sorun bu. Bu sorun başka kentlerimizde de var aslında. O kenti idare edenler hiç değilse iki kuşak orada olan ailelerden olmalı. Yalova’da böyle olsaydı eğer kendi değerlerini korurlardı.
Arkadaşım oğluna iş kurmuştu. Delikanlı da oturtmuştu işini. İyi gidiyordu yani. Ama bir gün ‘İstanbul’a gideceğim’ dedi. ‘Niye’ diye sormuştum. ‘Yalova çok yavaş.’ Demişti. Haklıydı delikanlı. Burası huzurluydu ama Ona göre değildi. İstanbul’da kafe açtı, bildiğim kadarıyla keyfi de yerinde. Gençleri pek açmaz Yalova.
Arkadaşımın oğlu ‘Yavaş’ diyerek farkında olmadan Yalova’nın kimliğini özetlemişti bana. Bütün şehirler Yavaş olmak isterler hâlbuki. Burası sahip olduğu değerleri bilmiyor olabilir mi?
Yalova insanların dinlenmeye geleceği Yavaş Şehir olmalıdır.
ARİF ATILGAN ARALIK 2022
arifatilganKENT VE İNSAN
EK:
YALOVA YAVAŞ ŞEHİR OLABİLİR Mİ?
Comments